Kimlik Parçalanması veya Parçalanacak Bir Şeyin Olamaması: San Taam

B0012RLX7E.01.LZZZZZZZInspector Bun: [Bun talks to himself] If you shoot, you will be no different from everyone else.

Inspector Bun: [on second thought] I am human too. Why should I be any different?

Sen kimsin?

Adın Ali. Etrafındaki insanlar için seni Ali yapan şey nedir? Yüz hatların, göz rengin, gülümseyişin mi seni Ali yapıyor? Şimdilerde bu özelliklerinin hepsini değiştirebilirsin. Son yapılan yüz ameliyatıyla insan yüzünün tamamen değişebileceğine şahit olduk. O halde diğer insanlar arasında seni farklı yapan, seni “Ali” yapan fiziksel özelliklerin değil.

Diğer yandan zaten sürekli değişim halindesin. Her bir saç telin dahi her gün, her an biraz daha uzuyor, fiziksel olarak da her daim değişim halindesin. Her an değiştiriliyorsun. Her an yaratılıyorsun.

Peki seni tam olarak Ali yapan şey bu özellikler değilse nedir? Belki daha derinlerde bir şey olması lazım bu ham “madde”. Bu soruya “ruh” cevabını verelim. Ruhun değişmez mi peki? Eskiden olan bir alışkanlığının yerini yeni bir davranış şekli alabilir. Bu bir huy veya etkisini başka tarzda gösteremeyecek derecede farklı tanımlanma gerektirecek bir kişilik özelliği olabilir. Eskiden seni sıkan bir durum, bir zaman sonra seni rahatsız etmeyebilir. Eskiden Tanrı’yla daha az interaktifken, şimdilerde içinde bir yerde ilahi bir coşku hissedebiliyorsun ve bu uzun bir süre de sürebiliyor. Ruhunda da değişim olabiliyor demek. Benim tanıdığım asabi “Ali”, bir on yıl sonra uysal bir “Ali” olabiliyor. Demek Ali’yi ruhu ile de bir on yıl sonra tanıyamayacağım.

Şimdi bütün samimiyetimle soruyorum kim bu “Ali”? Ona neye göre Ali diyoruz? Seni tüm değişimlere rağmen tanıyabilecek yine yalnızca sen misin? Yoksa kimliğini diğer insanların varlığı ile mi kazanıyorsun? Yüzyıllardır samimiyetini yitirmeyen ve eskimeyecek olan soruya geliyor cümleler: Sen kimsin?…

~ San taam / Mad Detective (2007) ~

Yorum bırakın